Rahmi Mert Özcan ‘Bir Dünya Müzik’ dergisindeki Mayıs ayı yazısında Ramazan ayıyla gölge oyununun bağlantısını açıklayarak Karagöz ve Hacivat’tan bahsetti!
KARAGÖZ MUSİKİSİ
HACİVAT – Merhaba Karagöz’üm, uğurlar olsun!
KARAGÖZ – İftar kokuları burnuna dolsun!
HACİVAT – Hah hah hah! Eksik olma, beni yine güldürdün! Aman!
KARAGÖZ – Ne oldu Hacı Cavcav, kel kafanı bit mi ısırdı?
HACİVAT – Değil efendim! Sen göbeklenmişsin?
KARAGÖZ – Pataklarım ha, ağzını bozma!
HACİVAT – Canım fena bir şeyi mi söyledim?
KARAGÖZ – Köftehor, “Sen köpek yemişsin!” dedin ya!
HACİVAT – Efendim hiç öyle söyler miyim? Yani göbek yapmışsın diyorum.
KARAGÖZ – Ne zaman börek yapmışsın?
HACİVAT – Allah iyiliğini versin, hemen saçmalamaya başladın! Kilo almışsın…
KARAGÖZ – Bizde terazi yok ki, kilo alıp ne yapayım?
Gölge oyunu Karagöz’de musikinin önemi tartışılmaz. Hatta musikinin yer almadığı bir Karagöz oyunu da düşünülemez. Karagöz’ün adeta ayrılmaz bir parçası olmuş musiki bu oyunlara kendine has bir biçim ve nitelik de kazandırarak Osmanlı eğlence musikisinin de bir türü haline gelmeyi başarmış ve günümüzde de önemini yitirmemiştir. Her ne kadar eskisi kadar göz önünde olmasa da büyüklerimiz o heyecanı bize hala; “sabırla beklenen iftar topu atılır, iftarlar açılır ve iftar yemeğini bitiren herkes Hacivat ve Karagöz gösterisini seyretmeye gider” şeklinde anlatmaya devam ederler ve sonrasında da bir iç geçirip “Hey gidi günler hey! Ne güzel günlerdi o günler!” diyerek sözü noktalarlar. Bundan dolayıdır ki, hala Ramazan akşamlarının bence olmazsa olmazlarındandır. Günümüze geçmişinden bir şey kaybetmeden gelmeyi başarmış ve musikisinin sabit olmadığını, Türk musikisindeki ve Türk toplumundaki değişime uyum sağlamak amacıyla her döneme de uyarlanabileceğini bize göstermiştir.
HACİVAT – Gel bakalım Karagöz’üm! İşlerim için ben de dolaşıp şimdi geldim. Hem dinleyip hem de biraz laflaşalım.
KARAGÖZ – Hayhay, kiraz paylaşalım!
HACİVAT – Canım hemen aklın boğaza gitmesin!
KARAGÖZ – Boğaza gitmesin, Haliç’i, Marmara’yı dolaşsın!
HACİVAT – Anlaşılan yine şakacılığın üstünde! Yoksa iyi bir haber mi var?
KARAGÖZ – Şey, haber var iyi mi kötü mü bilmiyorum.
Hacivat karakteri düzeni temsil eder. Nabza göre şerbet verir. Az buçuk okumuşluğundan dolayı yabancı sözcüklerle konuşmayı sever. Karagöz ise okumamış bir halk adamıdır. Hacivat’ın kullandığı yabancı kelimeleri anlamaz ya da anlamaz görünüp, onlara yanlış anlamlar yükleyerek Türkçe dil kuralları ile yabancı kelimeler kullanan Hacivat ile alay eder. 16. ve 17. Yüzyıllardan itibaren en önemli eğlence türlerinden biri olmuş, Osmanlı’da yaşamış pek çok halk ve toplumun, kültür ve müziklerini birleştirmiş bu gölge oyununda belki de en önemli şeylerden bir kaçı güldürürken düşündürmesi, bütünlüğe yayılan hiciv ve nüktelerdir. Ne yazık ki, ülkemizin kendini tanıtıcı bu önemli değeri, günümüze geldiğimizde tam anlamıyla bunu bize yansıtamıyor oluşundan dolayı tarih boyunca Anadolu topraklarında yaşamış olan ve bizim kendi kültürümüzle beslenen bir takım azınlıkları – Romanya, Yunanistan, Bulgaristan gibi ülkeler örnek verilebilir – ülkelerine bizim geleneklerimizi götürerek kendilerince versiyonlama hakkını kazanıp bir de kendi kültürlerine aitmiş gibi gösterip kullanma cesareti veriyor. Yunanistan bunun en belirgin örneğini 2004 olimpiyat açılışında Karagöz’ü “Karaghiosis” adıyla canlandırarak bize göstermiştir. Kendi kültürümüzde çok önemli bir değer taşıyan bu gölge oyunu ve musiki kesinlikle günümüzde daha iyi anlatılmalı ve eski popülerliğine yeniden kavuşturulmalıdır.
HACİVAT – Aman Karagöz’üm uğradığın iyi oldu!
KARAGÖZ – Senin gözlerin bozuldu galiba?
HACİVAT – Hayrola, ne oldu?
KARAGÖZ – “Hurma aldığın iyi oldu!” demedin mi?
HACİVAT – Tabii demedim, beni görmeye geldiğin iyi oldu demek istiyorum.
KARAGÖZ – Ne söyleyeceksen çabuk söyle de kafamı karıştırma!
HACİVAT – Hele karşıma otur bakalım!
KARAGÖZ – (Oturur.) Fotoğrafımı mı çekeceksin?
Karagöz oyununun en önemli yanı, musiki ile olan bütünlüğüdür. Oyun musikiyle başlıyor ve musikiyle bitiyor. Bu nedenle gölge oyununu oynarken kişilerde olması gereken yeteneklerin, taklit becerilerinin veya yorum yeteneğinin dışında musiki eğilimine de sahip olmaları olmazsa olmazlar arasındadır. Karagöz musikisi; oyunda ilk okunan ve sürekli olarak Hacivat tarafından söylenen “Semailer”, bunun aksine devamlı Karagözün ağırlıklı olarak yegâh makamını kullandığı “Gazeller” ve şarkı ile türkülerden oluşan “Hayal Şarkıları” olmak üzere 3 ana temadan oluşmaktadır. En çok kullanılan çalgılar ise Karadeniz kemençesi, davul, zurna, tulum, tef, ud ve kanun olarak gösterilebilir. Hemen hemen her dönemin toplumsal ve kültürel yapısına uyum sağlamayı başarmış bu musiki buna bağlı olarak da her dönem kendisini yenilemiştir.
Ramazan ayı demek hepimiz için huzur, bereket ve rahmet demek. Unutulmayacak iftar sohbetleri, ramazan muhabbetleri demek. E bir de unutulmaya yüz tutmasın iyice, iftar sofraları sonrası Karagöz de demek Hacivat da demek Ramazan. Cümlelerime son verirken kapanışım da güzel ve anlamlı bir gazel ile olsun. 11 ayın sultanı Ramazan hepimize mübarek olsun!
Nakş-i sun’un remz eder hüsnünde rü’yet perdesi,
Hâce-i hükm-i ezeldendir hakikat perdesi.
Sîreti sûrette mümkündür temâşa eylemek,
Hâil olmaz ayn-i irfâna basiret perdesi.
Her neye imân ile baksan olur iş âşikar,
Kılmış istilâ cihâna hâb-i gaflet perdesi.
Bu hâyal-i âlemi gözden geçirmektir hüner…
Rahmi Mert Özcan – Bir Dünya Müzik 2018 Mayıs Sayısı Yazısı