Rahmi Mert Özcan ‘Bir Dünya Müzik’ dergisindeki Ekim ayı yazısında Brothers Gibb’i anlattı. İngiltere’de doğmuş, Avustralya’da büyümüş ve ABD’de ünlenmiş Bee Gees Barry, Robin ve Mourice Gibb kardeşlerin kurmuş olduğu grubun müzik yolculuğuna tanık ediyoruz!

BROTHERS GIBB

“ Bir ışık var, belirgin bir ışık
Bana gözükmemiş olan.
Seninle yaşanmasını istediğim bir hayat.
Bir yolu var, sana sahip değilsem bu neye yarar? “
(1967 To Love Somebody)

Her zaman söylerim ne varsa 60 ve 70’lerde var diye. Özellikle söz konusu olan şey İngiliz müziği ise… Pop, pop rock, soft, psychedelic tınılarının doğal, naif ve en hissel, içsel yorumlarını o yıllarda, o notalarda bulmak mümkün. Farklı tarzların karışımları dahi o dönemde kesinlikle yapay durmuyor. Bu yüzdendir ki o yılların grupları bugün var olsalar da olmasalar da hala ölümsüz olmayı bir şekilde başarıyorlar. Daha önceki yazılarımda The Beatles ve The Rolling Stones efsanelerinden bahsettiğimde özellikle içselliğin üstünde durmuştum. Tarzın sözlerle nasıl yumuşadığı ve nasıl da güzel anlatıldığı en can alıcı ortak noktalarıydı. Tarzlarının dışına büyük kalıplarla çıkmayan ve kendi karakterlerini ortaya koyup herkesi, her şeyi kendileri ile özdeşleştirebilen efsaneler… İsimleri kazınmış ve unutulmayacak olan… İşte o gruplar gibi yine bu kalıpların içinde kendini ifade etmiş, zamanla risk alarak tarz değişikliğine gitmiş, 1960’lara soft rock ve psychedelic tınılarla girip 1970’lerde disko müzikle İngiliz müziğine sükse getirmiş ve ilk olarak “To Love Somebody” şarkısıyla adından fazlasıyla söz ettirmiş Bee Gees grubundan nam-ı diğer Gibb Kardeşler’den bahsediyorum.

“Aşkın ne kadar derin gerçekten öğrenmek istiyorum.
Çünkü gereksiz insanlarla dolu bir dünyada yaşıyoruz.
Bizi ayıracak, bizim olmamıza izin vermeyen.
Biz birbirimize aidiz. “
(1977 How Deep is Your Love )

İngiltere’de doğmuş, Avustralya’da büyümüş ve ABD’de ünlenmiş Bee Gees Barry, Robin ve Mourice Gibb kardeşlerin kurmuş olduğu bir gruptur. Dördüncü kardeş Andy Gibb de bu üç kardeş gibi müzisyen olsa da yoluna solo bir kariyerle devam etme kararı almış ve gruptan ayrı çalışmalar yapmıştır.
Gibb Kardeşler’in 1950’lerin sonundan itibaren başlayan müzik yolculuğu 1960’ların ortalarından itibaren daha da şekillenmiş ve grup ünlenmeye başlamıştır. 1967 yılında Bee Gees olarak albüme son halini veren Gibb kardeşler o dönemin efsaneleşen ismi The Beatles’dan da fazlasıyla etkilenmiştir.
Pop-Rock tarzını, psychedelic tınılar ve özellikle şarkı sözleriyle de destekleyen grup zaman ilerledikçe daha da yapmak istediği müziği ön plana çıkarmış ve kariyer yolunda önemli aşamaları geride bırakmıştır. Birbirinden farklı ve yetenekli üç kardeş, o dönemde efsane olmayı gözüne kestiren tavırlarla dünya müziğinin tam kalbine göz kırpıyordu. Şarkılarının çoğunu kadın sesine yakın tiz bir ses ile seslendiren Barry, İngiliz tarihinin en başarılı söz yazarlarından olan Robin ve müzikal zekası yüksek olan Mourice iş birliğiyle Bee Gees adı ve tadı olan, ismi unutulmaz, kimileri için de vazgeçilmez bir grup olarak varlıklarını devam ettirmişlerdir.

“Artık bir alçaktayım bir yüksekte.
Eğer ikisi de olmazsa, gerçekten denerim.
Ayakkabılarımda cennet kanatları var.
Ben dans eden adamım ve kaybedemem işte.
Yani, geçti artık, bir şey yok, bir günü daha göreceğim. “
(1977 Stayin’ Alive)

1970’lerin ortalarına geldiğimizde müzikal anlamda düşüşe geçen ve güç kaybeden Bee Gees 1974 yılında Türk prodüktör Arif Mardin ile tanışmış ve onunla çalışmaya başlamıştır. Arif Mardin etkisi kısa sürede kendisini göstermiş ve pop-rock tınılarını disko ile birleştirerek yeni bir tarz ve yeni bir akımla grubun eski ilgisini ve prestijini yakalamasını sağlamıştır. Ayrıca grubun imajında da ufak tefek değişiklikler olmuş ve tüm bu değişkenler dinleyici ve izleyici üzerinde de olumlu etkiler göstermiştir. 1976 yılında “You Should be Dancing” şarkısı disko tarzının Bee Gees için temel taşı olmuş hemen ardından bir yıl sonra yayınlanan ve John Travolta’nın ünlenmesine sebep olan “Saturday Night Fever” filminin müziklerini yaparak da tutulamaz bir grup haline gelmiştir. Bu filmin tüm şarkıları neredeyse o dönemde tek tek fenomen de olmaya ayrıca başarmıştır.

“ Bütün dünyayı ağlatan bir şakaya başladım.
Fakat şakanın bana yapıldığını anlamadım.
Ağlamaya başladım ki o tüm dünyayı güldürdü.
Oh , keşke şakanın bana yapıldığını anlasaydım. “
(1968 I Started a Joke)

Şarkılarında klasik sözleri fazlasıyla derinleştiren ve hazmetmek için daha çok dinlemeye ihtiyaç duyduğumuz Bee Gees eserleri bizim kendimizi anlamamız için yapılan küçük, minik, tatlı yolculuklara benziyor. Genellikle saf ve naif bakış açısıyla hayatı gözüne kestiren, keskin dönüşleri olmadan sözcükleri duygularla eriten, notaların ezgisel ve melodik tutumuyla da gönülleri fetheden bir gruptur Bee Gees. 90’larda düşüşe geçmesi, 2003 yılında Maurice ve 2012’de Robin’in vefatı grubun uzun vadede devamlılığını sağlayamasa da müzikal algılarımızı dünden bugüne değiştirmeye yetmiştir. Bu algı doğrultusunda Bee Gees plaklarının arkasında yazan o vurucu sözü de hemen hatırlatalım.

“ Bu plak 33’lük olup lütfen plaklarınızın devir ayarları ile oynamayınız.“
“ Burada yapayalnız oturup ne yapacağımı merak ederken,
Hayat zamandan daha hızlı geçti.
Çoğu şeyi fark etmeden,
Çok uzun zamandan beri,
Değişmeden, yaşlanmadan…”
( A Long Time Ago )

Disko müziği kullanıp 60’lardan 2000’lere kadar pop-rock ile harmanlamış Bee Gees 225 milyondan fazla albüm ve plak satışı ile ulaşılması zor bir rakama imza atmıştır. Yedi kez Grammy kazanmış 1997 yılında da Dünya Müzik Ödülleri “Efsane Ödülü” ile takdir edilmiştir. Tadını hissetmemiş ya da hala bu grubu keşfetmemiş olan müzik severler için yazımın sonunda tavsiyemi şu şekilde dillendirmek daha doğru olur diye düşünüyorum. Yapayalnız bir anınızda, bir köşeye çekip sandalyenize oturduğunuzda, ne yapacağınızdan bir haber Bee Gees-A Long Time Ago parçası hayat gibi zamandan daha hızlı geçer. Dünden bugüne sizi fark ettirir, şarkıları yaşlandırırsan sizi gençleştirir. Hala sen ne yapacağını merak ederken değişmeden ve seni değiştirmeden sana yıllanmış yollar gösterir. Çok uzun zamanlardan beri sen fark etmeden, yaşlanmadan…

Rahmi Mert Özcan – Bir Dünya Müzik 2016 Ekim Sayısı Yazısı