Rahmi Mert Özcan ‘Bir Dünya Müzik’ dergisindeki Mayıs ayı yazısında aşkı, tutkuyu ve zerafeti simgeleyen ve Akdeniz ateşiyle yanıp tutuşan şarkılardan bahsetti!
AKDENİZ ATEŞİYLE YANIP TUTUŞAN ŞARKILAR
Latin Müziği ya da Akdeniz Ateşi… Ne dersek diyelim! Dilini bilmesek de, sözlerine genellikle eşlik edemesek de her daim enerjisini bize geçirebilen, melodilere söyleyenin kimliğinden daha çok hakim olduğumuz güçlü bir müzik.
Devamlı şarkılara eşlik ederken içimizde hissettiğimiz o “Bossa Nova” ritimleri, aşkı, tutkuyu, zarafeti, estetik güzelliği simgeleyen o muhteşem “Tango”, akustik gitar, perküsyon ve vokal üçlemesinin yavaş ritimlerle harmanlandığı ve şimdilerde ‘ballad’ diye ifade ettiğimiz Küba orijinli “Bolero”, Rock ve Pop tarzıyla harmanlandığında tarihin en güzel gitar melodilerini ve vokallerini duyduğumuz unutulmaz şarkıları ve basit bir folk türü olmanın ötesinde kompleks ve yoğun kültürel geleneğe sahip Endülüs Halk Müziği kökenli ve bu müzik eşliğinde yapılan o muhteşem dans “Flamenko”…
Bir yanında Pasifik diğer yanında Atlantik Okyanusu, Kuzey ve Güney Amerika arasında tam bir köprü olan Meksika… Bu iklimlerde denizin değdiği her hissiyat farklı farklı şarkılar yaratmış, İspanyolca ve Portekizce de tüm bu ritim ve duygulara tercüman olmuş.
Haydi gelin şimdi kutuda Akdeniz ateşiyle yanıp tutuşan o unutulmayacak şarkılara kulak verelim. Zamanda yolculuk yapıp şarkıların bize hatırlattıklarını anımsayalım. Akdeniz ateşini alalım arkamıza ve gösterelim enerjimizi.
1-) RICHIE VALENS – LA BAMBA
“Bamba yapmak için azıcık neşe gerekli.
Azıcık neşe ve diğer küçük şeyler.
Yukarı, yukarı ve daha yukarı gideceğim. “
Meksika’nın yerli bir türküsü olan La Bamba yıllandıkça Latin Rock&Roll tarzındaki ilk şarkılardan biri olma özelliği kazanmıştır. Enerjisiyle dinleyenleri tamamen yukarı çeken şarkının en güzel coverını da Los Lobos gerçekleşmiştir.
2-) CARLOS SANTANA – CORAZON ESPINADO
“Ruhum nedensiz, kalbim basık.
Zarar görmüş ve terk edilmiş
Bilirsin işte aşktan…
Onu geri ver lütfen.
Çünkü acı hep ve tek sahip olduğum. “
Black Magic Woman”, “Smooth”, “Love Of My Live”, “Oye Como Va”, “Jingo” ve daha nicesi… İşte Meksikalı müzisyeni unutulmaz yapan şarkılarından sadece bir kaçı. 50 yıla yaklaşan müzik kariyerinde 13 Grammy ödülünün yanı sıra çok sayıda altın plak ile müzik ödülüne sahip olan Carlos Santana ve grubu, Latin, Latin-Rock ve Fushion tınılarıyla bu yazı serisinde yanıp tutuşmayı hakediyor. 60’lı yılların başlarında restoranlarda bulaşıkçılık ve sokak müzisyenliği yaparak geçimini sürdüren Santana neredeyse o dönemdeki her müzisyen gibi meşakkatli yolları aşarak müzik dünyasında bugün sarsılmaz bir yer edinir. 1969 yılındaki ünlü Woodstock Festivali’nde sahne alarak popülaritesini kısa sürede arttıran grup 90’lı yıllarda dağılsa da O tek başına yolculuğuna devam ederek başarı basamaklarını solo albümler ile çıkmaya devam etmiştir. Ne şanslıyız ki 2009 yılında da İstanbul’da Santana’yı Türk sevenler olarak izleme şansı bulmuştuk.
3-) ASTOR PIAZOLLA – LIBER TANGO
Farklı bir tarzla Akdeniz Ateşini yaşamaya devam ediyoruz.
Sıradaki isim Arjantinli bandoneon sanatçısı, besteci ve orkestra şefi Piazolla. Daha sadece 10 yaşındayken tango orkestralarının önemli, olmazsa olmaz çalgısı bandoneonu ustaca çalışıyla ün kazandı. 40’lı yıllara geldiğimizde Tangonun tekdüzeliğinden şikayet edip bu monotonluktan kurtarmak için bir ‘sekizli’ kurdu ve kendi tango stilini kabul ettirmeyi başardı. Kısa zaman sonra tiyatro toplulukları, film ve plak şirketleriyle pek çok iş yapar oldu. Paris Opera Orkestrası Yaylı Çalgılar Topluluğu ve La Scala Opera Orkestrası müzisyenleriyle konserler verdi. Dünyanın en ünlü senfoni orkestraları onun bandoneon konçertolarını yorumladı ve hala da yorumlamaya devam etmektedir.
Dinlerken insanı başka başka yerlere götüren Piazolla, müzikteki etkili olma duygu ve olgusunu almış tamamen göğe çıkarmış ve dünyaya tangoyu sevdirmiştir. Libertango, Merejadilla ve Los Mareados ilk üç sıramda ve olmazsa olmazlarım arasında.
4-) CONSUELO VELASQUEZ – BESAME MUCHO
“Yakınımda olmanı öyle çok istiyorum ki,
Gözlerinde kendimi görmeyi,
Ve benimle olduğunu görmeyi.
Düşün ki belki yarın,
Ben artık uzaklarda olacağım. “
Tarihe 1940’lı yıllarda, yıllarca unutulmayacak bir eser bırakmış Meksikalı müzisyen Consuelo Velasquez… Bilmiyorum şarkının coverı yapılmayan bir müzik tarzı kaldı mı ya da şarkıyı yorumlamayan bir sarkıcı, müzisyen… Öyle güzel bir şarkı ki bir şarkıyı çok sevmek için, şarkının söylenmekte olduğu dili anlıyor olmanın gereksizliğini de kanıtlayabilmiş bir şarkı. Sokağa çıkıp kime sorsak herkes tarafından çok sevilen fakat “Besame Mucho” dışında da sözleri bilinmediği için Besame, besame muchoooo nay na na nay na na nay na na şeklinde söylenebilen unutulmazların şarkısı.
5-) GIPSY KING – BAMBOELO
“Sen benim hayatımsın, kaderin serveti.
Ama kader seni terk etti.
Dün gibi
Ben gibi…”
Rumba-Flamenko tarzı müzikleriyle tanınan, İspanyol Çingenelerinden oluşan müzik grubu. Yıllar önce Türkiye’ye geldiklerinde doğallıklarıyla ve sahneleriyle beni adeta büyülemişlerdi. Kültürlerini tam anlamıyla müziklerinin içinde ve ifadelerinde görmek mümkün. Çocukluktan kalma güzel alışkanlıklarımızdan biri de kesinlikle Gipsy King’dir. Birbirinden güzel albümleri içerisinde sizlere tavsiye edeceklerimin başında hiç kuşkusuz “Bamboleo”, “Compas”, “Estrellas”, “Love Songs” ve “I Volare” gelir. Bu arada unutmadan” Hotel California” coverını bir de Gipsy King’den dinleyin.
Rahmi Mert Özcan – Bir Dünya Müzik 2019 Mayıs Sayısı Yazısı